Kayıtlar

Kasım, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

eski, yeni, tavan ve sigara

arkasına yaslandı. küllükteki sönmüş sigaraları seyretti bir süre. bir kere bile içine çekmemişti çoğunu, yakıp kül olmalarını seyretmişti. sigaranın da kendisine benzeyen yanları olduğunu düşünüyordu. fazlasıyla uykusu gelmişti artık, pencereden dışarı baktı, etrafta ışığı yanan bir pencere bulamadı. ışığını söndürüp sabahın olmasını beklemek üzere yatağına yöneldi. bircan'dan dördüncü mesaj da geldiğinde telefonu yan çevirip mesajları okudu. bircan iyi biriydi. zeki, güzel, başarılı ve mavi gözlü bir dil öğrencisi. bende ne buluyordu herif diye sorar dururdu kendine eric. bir cevabı yoktu. zaten kafasındaki sorulara bir cevap bulabilseydi bu durumda olmayacaktı, öyle düşünüyordu. bircandan gelen mesajları okuduktan sonra, yarın sabah ne yapacağını düşündü uzun uzun. once ne yapabilirimi düşündü bir sure, sonra ne yapmaması gerektiğini. yapılabilecek bir sürü şey varken hiçbir şey yapmamak mı daha zordu, yoksa yapılacak bir şey yokken bir şeyler yapmaya çalışmak mı. eric'

sorunsuz

kalemi bıraktı elinden. bir kalıba sokamadığı için yazamadığı bütün düşünceleri beynine hapsedip başını  tekrardan duvara yasladı. odanın karanlığı yazmasına engel oluyordu artık. ışığı açmak da istemiyordu. karanlıktan korkardı eskiden, şimdiyse en büyük korkusu, aydınlık bir odada uyumak zorunda kalmaktı. şuan dört kişi tarafından birden terk edilmiş olmayı dilerdim, dedi kendi kendine. gülümsedi. bir adam  uğruna ağladığı zamanlar gelmişti aklına. en son ne zamandı lan, diye düşünürken, biradan bir yudum daha aldı ve derin bir nefes çekti odanın içine dolan karanlıktan.. keşke dedi, eric. keşke; birinin beni terk edip gitmesini dert edebilecek kadar sorunsuz bir hayatım olsaydı..

bedbah

yazıp yazıp sildiğim sayfalarca yazıdan sonra yazmaktan vazgeçme kararı aldım. olmuyordu çünkü. ne yazarsam yazayım bir şeyler eksik kalıyordu o gece. kafamın içindekileri kelimelere dökemiyordum. ilhamsızlıktan değil,  başka bir şey vardı. her gece olanların dışında, çok başka bir şeydi bu. yaşadığım diğer hastalıklar gibi değildi. yaşadığım diğer kayıplara da benzemiyordu. buradan daha aşağısı yok, artık dipteyim, demiştim daha dün gece. yine yanılmıştım. yine yanılmıştım. bu konuda hep yanılıyorum. normalde öngörü sahibi bir insanımdır. yaşadığımız onca şeye rağmen hala ölememiş olmamız çok garip değil mi sizce de? içinde bulunduğumuz bu berbat dünyada yalnızca bir kez ölme hakkımız olması insanoğluna yapılmış en büyük haksızlıklardan biri değil mi? mesela benim yaklaşık dört sene önce ölmüş olmam gerekiyordu, ama ölmedim. aslında o gün orada ölmem gerekiyordu. çoğumuzun şimdiye kadar bir kaç kez ölmüş olması gerekirdi. ama biz inatla yaşamak zorunda bırakıldık. başka bir seçeneğin