Son Mektup
yanıldım... senin
hakkında yanıldım. Bunu kabuletmek zor olsa da gerçeklerle
yüzleşmeliyim. Sen çözemediğim bir bilmecesin... seni çözmeye
anlamaya çalıştım. Ben ısrarla üzerine gittikçe sen bunu bir
meydan okuma gibi lıp bana karşı durdun. Bir kplumbağa gibi
senden yavaş yavaş uzaklaşmamı sağladın.
Sevdim... bens eni sevdim.
Duru bir su gibiydi sana olan sevgim. Ne aman sıkılsam, üzülsem
seni düşündüm. Düşlerimde seninle sahilde yürüdük. Dalgalar
ayaklarımıza çarpardı. Benim güzel düşüncelerim arsız
düşlerimdin. Fakat sen değiştin. Neden bunu yapıyor? Diye
düşündüm. Geceler bu soruyla uzadı.. birde ucuz şarp ve
sigaraya katık olan eski caz plaklarıyla. Sonunda cevabı buldum.
''insan duru suya
baktığında kendi aksini görür'' sende benim sevgimde kendi
aksini gördün. Sırtında sorumlulukları kambur olmuş, hiç risk
almayan, gözlerinde karamsarlıktan ışık kalmamış, yaşamaktan
korkan en zyıf noktasının sevmek olduğunu düşünen, en iyi
silahı işi olan, uyumayı unutymuş, sanat-edebiyat-sporla boğulmuş
birini gördün.
Gördüğünden memnun
olmadın ki sana; yaşamın güzelliklerini göstermeye çalışan
bana üşman olmaya başladın. Kötü vuruşlarla beni defalarca
kere defalarca yaraladın.
-''Kusura bakma yorgunum
Lütfen anlayışlı
olmaya çalış hiç vaktim yok, kendime bile vakit ayıramıyorum.
Hafta sonu görüşemeyeceğiz. Izin alamıyorum. Arkadaşlarla,
akrabalarla görüşeceğiz, staj var... ben değişmedim neden hep
aynı seyi söylüyorsun.''
Benimle savaşarak
harcadığın enerjiyi ortaklaşa kullansaydık eğer çok kutsal
bir gücümüz olurdu ve bu sayede yenilmez olurduk.
Yenildim... yenilgiyi
kabul ediyorum. Bu benden duymaya pek alışık olmadığın birşey.
Senin yalanlarına, sorumsuzluğuna, düşüncesizliğine, umuramaz
tavırlarına yenildim. Yalnızca bana aşık olup bağlanmaktan
korkuyorsun sanırım.. başka herkese hayatının tüm pencereleri
açık.. boş ver, hepiniz korkuyordunuz zaten. Şimdi arkana bile
bakmadan suçlular gibi kaçıyorsun. Benden kaçabilirsin.. aslında
gerek yok, iizn isteseydinde olurdu.. ya da birşey söylemeden çekip
gitsen. Ama aşktan kaçamazsın. O; sen arkanı kollarken karşına
çıkar ve seni en savunmasız halinde yakalar. Sen kaçarak
küçülürken o büyür, yenilmez, pes etmez, yorulmaz kocaman bir
dev olur. Korkuyu yenmenin yolu üzerine gitmektir demişti
üniversitede bir hocam.
Artık anladım...
yalnızca sevmek yetmiyor. Sevginin yanında saygı, karşılıklı
güven, hoşgörü ve dostluk olmalı... (senin hep sınıft kaldığın
dersler) birinin dediği gibi ''olursa olur olmazsa olmaz.'
Zorlmamalı. Sen sevginin ne olduğunu biliyormusun? Sevgi emektir.
Üzgünüm... senin için
üzülüyorum, ve senin gibiler için. Kendini kandırıyorsun.
Yaşamak sadece nefes alıp çlışmak, o cafcaflı hayatlara özenmek
değildir. Sevinci ve kederi paylaşmak, gülmek ve ağlamak, sevmek
ve sevilmek, yğmurda ıslanmak, güneşte prlamak, yıldızlara
uzanmak, herkes sana bakarken ayakkabılarını çıkarıp çıplak
ayak yürümek... sen bunları kaçırıyorsun... kaçırıyorsun ve
asla birdaha aynı tadı alamayacağın yaşların geçiyor. Tabi ki
herkes sevdiği bir işte çalışmalı sevdiği eşi dostuyla vakit
geçirmeli... ama köle olarak değil.. keyif alarak.
Kızgınım... sana
değil.. ne haddime.. zaten umrunda olmaz... kendime kızıyorum.
Seni nasıl sevdim, nasıl tüm boktan tecrübelerime rağmen kör
gibi davrandım? 'birini seviyorsan onu iyi ve kötü huylarıyla
kabullenmelisin, onu değiştirmeye çalışmamalısın, çünkü
kendi istemedikçe değişmez, insanlar asla değişmez özünde'
derim hep...
Hatalıyım... seni
değiştirmeye çalıştım.. senden değişmeni istedim/bekledim.
Olduğun gibi kbul etmedim/edemedim. Istedim ki dünyyı benim
gözümden gör hayattan benim gibi zevk al. Her nını değerlendir,
dolu dolu yaşa. Yşamın tadına var. Şirin sözlerine yüreğimle
inanıyorum 'Ömür dediğim şey; hayata sunulmuş bir armağandır,
ve hayat; sunulmuş bir armağandır insana'' öyleyse?
Hoşçakal... hep
mücadeleci bir insan oldum ama senin karşında pes ediyorum. Çünkü
aşk savaş değildir. Sana karşı tüm duygularım sudan çıkmış
balıklar gibi bir an can çekişip öldü. Korkman ve kaçman için
bir sebep kalmadı. Hayattaki tek amacım -bunu sana hep
söylemişimdir ama tabi ki ben söylediğim için yine
hatırlamazsın- küçük şeylerle mutlu olmak ve bu mutluluğu
pylaşmak. ''Her zaman Pollyana olamazsın'' işte bana öğrettiğin
yeni hayat felsefesi...
Ödülüm... ünvan, para,
mal-mülk değil -ki olanıda senin yüzünden kybettim zaten- -ki
beni az buçuk tanıdıysan anlamışşındır- Daha değerli bir
şey. Kahkaha ve gözlerde ki yaşam parıltısı, eski bir kitabın,
bir fincan kahvenin kokusu, köpeğimin tüyleri. Bir zamanlar bu
parıktıyı sende görmüştüm/görüğümü sanmıştım. Beni
yakalayıp sana tutsak den o parıltıyı. O parıltıyı
körükleyipyangına dönüştürmeyi, seni kulenden dışarı
çıkarmayı istemiştim. Ama George Michael ve Rollig Stone'in
dediği gibi 'Her zaman her istediğini alamasın' her istediği
olmuyor insanın!!!
Son söz! Teşekkürler...
Artık benim için;
şarkıların ve şiirlerin, gecelerin ve gündüzlerin, gökyüzünün
ve denizin farklı bir anlamı var...
Sayende!!!