500 yıl sonra..
mutluluğu kucaklamak için çıktığım yolculuklardan hep eli boş ve hep biraz daha eksilerek döndüm. zaten eksik olan bir şeyleri, biraz daha azaltmaktan biraz daha içini boşaltmaktan başka hiçbir şeye yaramadı çıktığım umut dolu seyahatler. aslında bir yere gittiğim de yok. bedenim bazen bir yerden bir yere gidiyor ama ruhumu bir santim bile yerinden oynatamıyorum. ve her geçen saniye bir kat daha ağırlaşıyorum. maddenin hangi haliyim? var mıyım? varsam, kimim? neden hep olmadığım yerleri özlüyorum? neden, bedenim neredeyse en çok orada değilmişim gibi? kafamda çözülmeyi bekleyen yaklaşık bir milyar soru var ve ben hayatımın hiçbir evresinde çalışkan bir öğrenci olamadım. hayat denen bu derste, çoktan devamsızlıktan kalmışımdır. feci şekilde yaşadığını anlayamama sorunu var bende. sevilen biri değilim. eskiden öyle olduğumu sanardım çünkü insanların bana ihtiyaçları vardı. uzun zamandır kimsenin gözbebeklerine uzun uzun bakmadım. uzun zamandır kimsenin kirpiklerinin hareketini seyretmi